Sınıfımızın edebiyat hocası değil, adeta Fenerbahçe'nin 12. adamı! Dersi dinlerken bir yandan Fenerbahçe destanı yazacak gibi hissediyoruz. Sadece edebiyatı öğretmiyor, aynı zamanda futbol sevgisini de damarlarımıza işliyor. Hocamızın anlatımı o kadar etkileyici ki, Shakespeare hocayı dinlese kalemi bırakıp Kadıköy'e yerleşirdi. Umarım öğretmenlik hayatı bitmeden bir şampiyonluk görür. 😇😇😇
Sınavlarda Fenerbahçe sorusu çıkmazsa şaşırıyoruz; neredeyse "Divan şiiri ve Fenerbahçe'nin şampiyonlukları arasındaki ilişki"yi yazdıracak.
Edebiyat hocamız mı? Kendisi sadece bir öğretmen değil, bir fenomendir! Sınıfa adım attığı an bir şiir gibi süzülüyor, biz de mest oluyoruz. Hani "İnsanın yüzüne bakınca karakterini anlarsınız" derler ya, hocamızı gördüğünüz an "medeni, kültürlü, fazlasıyla yakışıklı( ki bu kadarı nasıl mümkün olabilir aklımız almıyor), tam bir beyefendi" dersiniz. Üzerine bir de o zarif tarzı, tertemiz giyimi ve kendine has karizması eklenince, ders dinlememek imkânsız hale geliyor.
Artı ve eksi sistemine gelince... Hocamız bir öğretmen değil, adeta adaletin terazisi. Ama eksi bile alsak, onu seviyoruz ve derhal kabulleniyoruz, özür diliyoruz ve sınıf içinde harika bir uyumla bunu hocamıza da hissettiriyoruz çünkü o samimiyetiyle, nezaketiyle bizim gönlümüzde hep artıda.
Velhasıl, hocamız tam bir şiir! Hem Fenerbahçe'nin hem harika kültürü ve bilgi birikimi ile edebiyatın yıldızı, hem de bizim idolümüz. İyi ki varsınız hocam, sizin dersleriniz aynı ballı olmak gibi tam bir ayrıcalık! 💛💙
Son olarak eklemeden edemiyorum "Karanlıktan şikayet edeceğine bir mum yak! 😎😎😎"